Batı düşüncesi için ilmî ve fikrî manada "karanlık” olarak addedilen Orta Çağ dönemi, İslam düşüncesi için adeta altın bir çağ olmuştur. Kindî, Ebû Bekir Razî, Fârâbî, İbn Miskeveyh, Maverdî, İbn Sînâ, Gazzâlî, İbn Rüşd, Nasîruddin Tusî, İbn Teymiye ve İbn Haldun gibi Orta Çağ dönemi İslam düşünürlerinden günümüze zengin bir düşünce mirası kalmıştır. Çağdaş İslam dünyasının, kendi kültür tabanına dayalı bir siyaset düşüncesi geliştirme ve iyi, doğru, adil, erdemli bir siyasal düzene ulaşma yolunda pratik sorunlarını aşma noktasında bu kadim mirastan istifade edilmesi elzemdir. Bu kitabın amacı, günümüzde çetrefilli bir sorun hâline gelen siyaset-ahlâk ilişkisine ve dolayısıyla siyasal ahlâka Orta Çağ İslam düşüncesindeki bakışı ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda, İslam düşünürlerinin ideal devlet düzeni, yöneticilerde bulunması gereken özellikler, yönetenyönetilen ilişkileri, adalet ve benzeri konulardaki düşünceleri, onların ahlâk, psikoloji ve metafizik anlayışlarıyla irtibatlı olarak ele alınmaktadır.