Mâbedler, ilahi bir kaynağı olsun veya olmasın, insanların düzenli olarak içinde ibadet ettikleri mekânlar olarak tarihe geçmiştir. Nitekim Kur’ân, sırasıyla Yahudi, Hıristiyan, müşrik ve Müslümanların ibadet edindikleri mekânları bildirmiştir. Bazılarını onaylarken bazılarına şiddetle karşı çıkmıştır. Son din olarak kendini ifade eden İslâm’da ibadethânelere ilişkin tasarruflar, Kur’ân ve Sünnetten beslenen İslâm hukukunda müstakil hükümler vazedilmiştir. İslâm tarihinde, kutsal bir mekân olarak umumiyetle ibadete yönelik faaliyetlerde değerlendirilen mescid; ictimâi, askerî, ilmî ve siyasî etkinliklere de ev sahipliği yapmıştır. Ancak İslam’ın geniş bir coğrafyaya intişarından itibaren bilhassa günümüzde camiler ibadete mahsus hale gelmiştir. İslâm hukuk tarihinde gelinen noktada camilerin statüleri şer’î hükümler çerçevisinde belirlenmiştir.